2

Mevlana Hakkında

kendisi hakkında nasıl ''gay'' yakıştırması yapılabiliyor anlamakta güçlük çekiyorum. mevlana, dönemin tasavvuf anlayışını aşmış derecede engin ve inanılmaz bir allah aşkı taşıyordu. şems ile tanışması da bu nedenledir. başlarda şems ile olan yakınlığından dolayı halk şems'i istemez, sonra kendisini şam'a gönderirler. ardından mevlana konya'da şems'siz geçen günlerinde eski mevlana olmamıştır, adeta ışığını kaybetmiştir ki şems ''ışık'' manasına gelir. büyük oğlu'nun şems ile mevlana arasındaki yakınlığa karşı çıkması, o dönemde toplumun bağnazlığından, mevlana'nın allah aşkını, şems'e olan büyük hürmetini anlayamamasından kaynaklanır. bir diğer oğlu baha veled(mevlana'nın küçük oğlu) her zaman babasının yanında olmuştur. hatta şems'in ölüsünü kuyudan çıkaran da kendisidir. kısaca mevlana ile şems allah aşkını beraber vuku bulmuşturlar. fakat, halk şems'i mevlana'yı halka karşı soğuttuğunu düşünmüştür, bu yüzdendir ki kendisini istememişlerdir. 


islam inancına göre, inanç diyorum çünkü herkesin kendine göre bir inanc tarzı vardır. kimseye neden bu şekil inanıyorsun, neden şöyle yapmıyorsun denilmez. mevlana sufilik denilen tasavvuf inancını benimsemiştir ki, bu inançta kendini dünyevi şeylerden soyutlayıp hakk'a varmak asıl amaçtır. hatta kendisinin bu konuda bir sözü vardır. ''dünya hayatı için yediğiniz saman olur, ahiret hayatı için yaptıklarınız sizin yanınıza kalır''. ayrıca kendisi figür edildiği gibi çok şişman da değildir. hatta zayıftır ve birgün kendisini aynada gördüğünde ''ah bu vücut neler çekiyordur benden'' diye üzülmüştür de. burdan onu dünya hayatından soyutlandığını anlamamız mümkün sanırım. bir de bu insanlar akıllarını allah yolunda koymuşlardır. zaten akıl doğruyu, iyiyi, mantıklı olanı seçer. fakat gönül, yani aşk zor olanı seçer. allah yolunda acı çekmeyi, zorluklara göğüs germeyi seçer. 


şems'in aynı zamanda mevlana'ya mürşidlik yapmak istemiştir. daha doğrusu birbirlerini bulmuşlardır. mevlana 40 yaşına kadar yani şems ile tanışıncaya kadar normal bir alim olarak yaşamını sürdürürken, ki o zamana kadar halkla ilişkileri normaldi. sokağa çıkar halkla muhabbet ederdi, kısaca sıradan dünyevi bir hayatı vardı. şems ile tanıştıktan sonra hayatında duyduğu o manevi boşluğu tasavvufla doldurmayı daha doğru bulmuştur. aralarındaki münasebette buradan gelir. ortada bir aşk varsa da, bunu günümüzdek i aşktan çok ama çok öte bulmak gerekir. 

2 yorum:

sezenyildirim dedi ki...

ben de bu aralar mevlana ile ilgili okuyorum. daha cahil olduğum dönemlerde gay olabilirler ne var ki bunda demiştim, ama özellikle son okuduğum kitap bir anadolu hümanisti: mevlana görüşlerimi baya bir değiştirdi. bence sadece Allah'ı değil, kendini de arayan, kendi içinde doğayı, insanlığı çözmeye çalışan bir insan için gay mi değil mi tartışmaları çok sığ kalıyor. benim gözümde Mevlana ve Şems insanlığın ve cinselliğin çok çok ötesindeymişler. Ayrıca Mevlana ilk eşine çok büyük bir sevgi besliyormuş. Allah aşkı, insan aşkı, doğa aşkı burada çok yanlış yorumlanmış bence. Anladığım kadarıyla da o dönemde Konya'da da yanlış anlanmış. Sadece bizlerin yakıştırması değil yani.

padisahinsolbeki dedi ki...

İnsan, kendine dünyevi unsurlardan soyutlamadan düşününce gerçekten ortaya bilinmeyenlerle dolu bir hikaye çıkıyor. Gerçi kimseye onu deme, bunu deme diyemezsin. Mevlana'ya gay diyen adam, bugün kalkıp Hz.Muhammed'e ''Sübyancı'' diyebiliyor. Tabii ki cahillikten bunların hepsi. Açıp iki kitap okumak yoktur bizim toplumumuzda. Bir düşünceyi kabullenmek için onun sıvanıp, yeniden düzenlenerek aktarılması yeterlidir çünkü bizim için. Mevlana'yı anlamak ona şu veya bu sıfatı yakıştırmak değildir, ancak onun yolundan giderek yaptıklarını anlama şerefine nail olabiliriz diye düşünüyorum.

Yorum Gönder

Kafanızdaki binlerce ibretlik soruyu buraya dökebilirsiniz.

 
Copyright © padisahinsolbeki

The "Urban Elements" theme by: Press75.com

Blogger templates Converted into Blogger by I.B